Bu Blogda Ara

30 Kasım 2014 Pazar

Berlin Yahudi Müzesi




Berlin’in “karşı-anıt”ı, Yahudi Müzesi de kırık bir çizgi parçasından oluşuyor. Kırılmış bir soy, hafıza ve hatıra kırıkları… Mimarinin, sanatın, tarihin, gelecekbilimin, dilbilimin, hatta ve belki de en çok terapinin buluştuğu  bir fay hattı…


Kendisinden sürgün edilmiş göçebe bir soyun kırılgan serüvenini kırık bir çizgiyle ifade eden bu konsept-bina, Üçüncü Reich’ın başkenti olmuş, soykırımın iktidarını belleğinin toprağına gömmeye çalışan bir kentin, keskin şiddetle yarılmış tarihini bir elektrik arkı gibi bağlamaya çalışıyor.






Yerdeki bu parçalar temsili insan kafasıdır. Yanlardaki duvarların yüksek olması az ışık alması vs.. burada bir esaretin olduğunu vurgulamak içindir. Doku sayesinde insanda istenilen duygular oluşturulmuştur.






“90’ların en önemli binalarından biri” olarak selamlanan Berlin Yahudi Müzesi’ni tanımlamak için ilk akla gelen sözcükler, kaygı verici, irkiltici, rahatsız edici, düşündürücü vb. oluyor(3). Dar açılı yüzeyleri ve keskin kenarlarıyla, zaman içinde yeşi-gri bir renk alacak parlak çinko yüzeyi ile bu bina, kente şiddetli bir el hareketiyle çizilmiş bir zigzag gibi.
Yırtıcı bir aletle açılmış bir yara gibi…



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder